FÎRÛZÂBÂDÎ (Ö. 817/1415) VE BESÂİR’İNDE KUR’AN VE SÛRELER KONUSUNA BAKIŞI
Access
info:eu-repo/semantics/openAccessDate
2019Access
info:eu-repo/semantics/openAccessMetadata
Show full item recordCitation
SAÇLI, M. (2019). Fîrûzâbâdî ö 817 1415 ve Besâir inde Kur an ve Sûreler Konusuna Bakışı. Kilis 7 Aralık Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 6(11), 517–543.Abstract
Mecduddîn Muhammed b. Ya‘kûb el-Fîrûzâbâdî 729/1329 yılında İran’ın Şiraz şehrinde dünyaya gelmiş, hıfzını ve ilk tahsilini burada tamamlayarak genç yaşta dil bilimindeki maharetiyle öne çıkmış, dönemin birçok ilim merkezini dolaşarak önemli isimlerle etkileşim hâlinde bulunmuş çok yönlü bir âlimdir. Oldukça kuvvetli bir hafızaya sahip olan Fîrûzâbâdî, gittiği şehirlerdeki birçok âlimin rahle-i tedrisinden geçmiş, yine kendisi de pek çok talebeye ders vermiştir. En son Yemen Resuliye devleti hükümdarı el-Melikü’l-Eşref ’in daveti üzerine Zebid’e gelerek burada hem Yemen Kâdı’l-kudatlığı vazifesini üstlenmiş hem de ilim dünyasına pek kıymetli hizmetlerde bulunmuştur. Her ne kadar esas şöhretini, dilbilim sahasında telif ettiği el-Kâmûsu’l-muhît adlı sözlük çalışmasına borçlu olsa da müellifin Kur’an ve tefsir sahasında kaleme almış olduğu Besâiru zevi’t-temyîz adlı eseri ve dolayısıyla tefsirciliğinin dilbilimdeki bu yetkinliğinin gölgesinde kaldığı düşünülmektedir. Çalışmamızın ana gâyesi müellifin Kur’an ve tefsir ilmi sahasındaki varlığını Besâir ekseninde ortaya koymaya çalışmaktır. Bu konu müellifin Besâir’de Kur’an ve sûreler hakkındaki ilimlere bakışı özelinde incelenecektir. Özet 729/1329 senesinde İran topraklarında Şiraz’a bağlı Kazerun beldesinde dünyaya gelen Mecduddîn Muhammed b. Ya‘kûb el-Fîrûzâbâdî (ö. 817/1415), küçük yaşta hafıza kapasitesi ve dilbilime olan yoğun ilgisiyle temâyüz etmiş ve dikkatleri çekmiş bir âlimdir. Kur’an hıfzını ve ilk tahsilini bulunduğu beldede tamamladıktan sonra Vâsıt, Bağdat, Şam, Ba’lebek, Hama, Halep, Kudüs, Gazze, Remle ve Kahire gibi dönemin önemli pek çok ilim merkezini dolaşarak buralarda hem birçok kıymetli âlimin rahle-i tedrisinden geçme imkânı bularak çeşitli icâzetler almış hem bizzat kendisi de talebe yetiştirmiştir. Bilhassa dilbilim sahasında daha mâhir olmasına rağmen hadis ilminde de hatırı sayılır bir birikim elde etmiş, ne var ki eserlerinde hadis hususunda beklenen titizliğe riâyet etmediği görülmüştür. Fîrûzâbâdî’ye esas şöhretini kazandıran, dilbilim sahasında kaleme almış olduğu el-Kâmûsul-muhît adlı lügat çalışması olup, bu eser her çağda dilbilim araştırmacılarının yegâne başvuru kaynaklarından biri olmuştur. Fîrûzâbâdî dilbilimin yanı sıra tefsir ilminde de faaliyet göstermiş bir âlimdir. Ancak bugüne değin tefsirciliğinin hep dilciliğinin gölgesinde kaldığı düşünülmektedir. Tefsir sahasında da eserler vermiş olup bu alanda yazmış olduğu en önemli eseri ise hiç şüphesiz bizim de araştırma konumuzu teşkil eden Besâiru zevit-temyîz fî letâifi’lKitâbi’l-Azîz adlı çalışmasıdır. Fîrûzâbâdî bu çalışmasında Kur’ân-ı Kerîm’i daha evvel örneğine pek rastlanmamış, kendine has bir metodla ele almaktadır. Hacim itibariyle altı ciltten müteşekkil olan bu eserinin ilk cildinde müellif Kur’ân-ı Kerîm’in tefsirine dair bilinmesi gereken bilgiler ve Kur’ân ilimlerine dair bazı bahislerle esere giriş yapmaktadır. Devamındaysa Kur’ân-ı Kerîm’i sûre sûre tefsir etmekte, her sûreyi “basîra” dediği başlıklar altında ele almaktadır. Ancak âyetlerin tamamını tefsir etmeyip sadece belli başlı konular üzerinde durduğu görülmektedir. Her surenin başında o sûre hakkında Mekkî-Medenî, sûrelerin âyet, kelime ve harf sayıları, âyet fâsılaları gibi şekilsel bahislerle sûrelerin isimleri ve içerdiği konular hakkında bilgi vermekte, sonrasında ise nâsih-mensûh ve müteşâbihât kategorisine giren âyetleri incelemekte ve son olarak da sûrenin fazileti hakkında rivâyet edilen hadisleri zikretmektedir. Ancak söz konusu hadislerin sıhhatı noktasında kendisinden beklenen tedkîki göstermediği görülmektedir. Fîrûzâbâdî sonraki dört ciltte ise bir nevi bir Kur’ân sözlüğü çalışmasına girişmekte ve Kur’ân-ı Kerîm’de geçen kavramları filolojik olarak izah etmektedir. Son ciltte ise Kur’ân-ı Kerim’de zikri geçen peygamberler, geçmiş kavimler ve zulüm figürlerine yer vermektedir. Aslında müellifin bu çalışması Yemen Resuli devleti hükümdarı el-Melikü’l-Eşref’in (ö. 803/1400) tasarladığı kapsamlı bir ilimler ansiklopedisinin tefsir ve Kur’ân ilimleri hakkındaki kısmıdır. Ancak o vefat edince söz konusu proje yarım kalmış ve sadece Fîrûzâbâdî (ö. 817/1415)’nin yazmış olduğu kısım kadarı vücut bulabilmiştir. Bu çalışmasıyla müellif tek bir kaynak bünyesinde hem Kur’ân ilimlerine dair bazı mühim bilgileri hem Kur’ân-ı Kerîm tefsir faaliyetini hem de bizzat Kur’ân-ı Kerîm’in kelimelerine dair bir lügat çalışmasını cem etmiştir. Eser bu açıdan istifadeye matuf olup tür olarak literatürde benzer bir örneğinin söz konusu olmaması açısından da özgün bir niteliğe sahiptir. Bununla birlikte, müellifin eserde kullanmış olduğu kaynaklarda gereken ilmî titizliğe riâyet etmemiş olması, hadis ilmindeki hatırı sayılır birikimine rağmen hadisleri rivâyet ederken çoğu yerde beklenen hassasiyeti gösterememiş olması gibi gerekçeler de eserle ilgili bilinip kabul edilmesi gereken bazı gerçekliklerdir. Eserin, sarf, nahiv, belâğat vb. dil ilimleri noktasında müellifin tab